“Güzin Abla öpüştüm. Acaba hamile kalır mıyım?”
Bu ve buna benzer sözler bugün için her ne kadar abartılı ve komik gelse de, 40 yıl öncesinin Türkiyesinde aşk, evlilik, cinselliğe dayalı sorunlar toplumun değer yargılarının başında geliyordu.
Okullarda cinsel eğitim derslerinin konulması tartışmasının bile yapılamayacağı yıllarda Güzin Abla, kendisine gönderilen mektuplarda buna benzer sorulara sabırla yanıt vermek zorunda kaldı.
Güzin Abla o kadar popüler köşe yazarı oldu ki, annelere, babalara ya da arkadaşlara anlatılamayan sorunlar ona yazıldı.
Yazdıklarını yeterli görmeyen okuyucular, bizzat Güzin Abla’nın çalıştığı gazeteye giderek, koridorda sıra oluşturuyorlar, postacılar her gün gazeteye çuvalla mektup taşıyordu.
SAYFA SEKRETERİYDİ
Babıali’de ilk 5-6 gazeteciden biri ve aynı zamanda da ilk kadın sayfa sekreteri olan Güzin Sayar, patronu Haldun Simavi ve yazı işleri müdürü Rahmi Turan’ın isteği üzerine 1960’larda kendi ismiyle “nevi şahsına münhasır” bir köşe yazarlığına başladı.
Güzin Abla’nın aslında basında “derdini söylemeyen, derman bulamaz” biçiminde özetlenen köşesi kısa zamanda bütün gazeteler tarafından taklit edildi.
Güzin Abla’nın köşesi aşk, cinsellik başta olmak üzere hayat ve ilişkiler üzerine ansiklopedi işlevini gördü.
KÖŞEYİ KIZI DEVRALDI
Bugün gelinen toplumsal gelişmişlik gereği, Güzin Abla’ya sorulan soruların içeriği de belki değişti ama hala, bir tek farkla derdi olanların derdine derman olmaya devam ediyor.
Güzin Abla’nın 40 yıl önce başlattığı köşesini ondan sonra kızı Feyza Algan yazmaya başladı ve bugün en çok okur mektubu alan köşelerin başında geliyor.
İlginizi çekebilir: Türk basınında ilk “dert ortağı” köşe yazarı kimdi?