Türk takımları sahada birbirlerine rakip olsalar da, özellikle azınlık ve işgal gücü takımlarıyla, ya da yabancı takımlarla yaptıkları maçlarda birbirlerine oyuncu takviyesinde bulunurdu.
Galatasaray lige sonradan katıldığı için daha tecrübesiz olan Fenerbahçe’ye Fuat Hüsnü, Kulaksızoğlu Galip, Hasan Kamil ve Kara Hasan’ı göndermişti.
Yabancı takımlara karşı dayanışmanın milli görev olduğunu düşünen Galatasaraylılar, sonunda Fenerbahçe’yi oyuncu takviyesi konusunda bir protokole bağlamaya ikna ettiler.
Ay Yıldızlı Forma
Galatasaray’dan Ali Sami Bey ile Fenerbahçe’den Kulaksızoğlu Galip Bey’in başkanlığında 1912 yılında bir araya gelen heyetlerin hazırladığı güçbirliği metnine göre, yabancılarla oynanacak milli mahiyetteki maçlarda iki kulüp birbirlerine en kıymetli oyuncularını verebilecek, karma takım sahaya “Türk Gücü” adıyla çıkacak, kırmızı-beyaz renklerdeki formanın göğsünde ay yıldız bulunacaktı.
Selahattin Duman’a göre, bu protokolle iki büyük kulüp bilmeden milli takım fikrine ve formasına sahip çıkmış oluyordu.
Ancak aynı tarihte başlayan savaşlar süreciyle protokol tam anlamıyla uygulanamadı. Balkan Savaşları nedeniyle lige ara verilirken, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla da İngiliz ve Rum kulüpleri kapatıldı.
İşgal kuvvetleri ile maçlar
Savaşın ardından da, yenikler tarafında yer alan Türkiye’nin yabancı ülkelerle sportif ilişkileri tamamen kesildi. Bu dönemde milli sayılabilecek karşılaşmalar, Türk takımlarının işgal kuvvetleriyle yaptığı maçlardı.
Beş yıl boyunca Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş işgal kuvvetlerinin takımlarıyla 80 maç yaptı. Bu maçların 51’ini Türk takımları kazanırken, 14’ü berabere, 15 ise yenilgiyle sonuçlandı.
Bu arada, kulüpler arasında bir üst örgüt kurma çalışmaları başlamıştı. Galatasaray’ın eski oyuncularından Yusuf Ziya Bey’in (Öniş) önderliğinde bir araya gelen Ali Sami (Yen), Mehmet Burhaneddin (Felek) ve Nasuhi Esat (Baydar) bir nizamname hazırlayarak kulüpleri toplantıya çağırdılar.
17 Eylül 1920’de Union Club’da bir araya gelen kulüp temsilcileri tarafından İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi oluşturuldu. Bu geçici kurulun ilk icraatlarından biri 1921 yılında Beynelmilel Futbol İttihadı’na (FIFA) başvurmak oldu, ancak talepleri reddedildi.
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı
Bir buçuk yıl süren görüşmelerin ardından 10 Mart 1922 günü Fenerbahçe Kulübü’nde yapılan toplantıda Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın (TİCİ) kurulmasına karar verildi.
Yusuf Ziya Bey bir yandan da tek seçici sıfatıyla milli takım oluşturma çalışmalarını sürdürüyordu. Milli takım adayları, Taksim stadında İngiliz işgal kuvvetlerine karşı üç hazırlık maçı yaptı. İngilizleri 16 Haziran’da 3-0, 19 Haziran’da 9-0 yenen milliler, 2 Temmuz’da da 4-0 galip geldiler.
TİCİ’nin 31 Temmuz’daki ilk resmi toplantısında Ali Sami Bey başkan seçilirken, Yusuf Ziya Bey de Futbol Encümeni’nin başına getirildi.
28 Ocak 1923’te İngilizlerle son bir hazırlık maçı daha yapıldı. Kadıköy’de yapılan maçı 4-2 kazanan milliler, artık gerçek bir karşılaşmaya hazırdı.
Ancak daha atılması gereken adımlar vardı. 23 Nisan’da yapılan toplantıda Futbol Encümeni, Futbol Heyet-i Müttehidesi (Futbol Federasyonu) adını alarak Beynelmilel Futbol İttihadı’na bir kez daha başvurdu.
21 Mayıs’ta gelen onay haberinin ardından artık her şey hazırdı. TİCİ Başkanı Ali Sami Bey, Futbol Heyet-i Müttehidesi’nin ricası üzerine milli takımın antrenörlüğünü üstlendi.
Türkiye – Romanya maçı
Nihayet 26 Ekim Cuma günü, yani cumhuriyetin ilanından üç gün önce milli takım ilk maçını Romanya’ya karşı oynamak üzere Taksim stadında sahaya çıktı. Takımda Fenerbahçe’den yedi, Altınordu’dan üç ve Galatasaray’dan bir futbolcu vardı.
Çekoslovak Kratcky’nin yönettiği maça iki takım da 1-2-3-5 düzeniyle çıktı. Romanya 20’inci dakikada Isidor Gansl’ın attığı golle 1-0 öne geçti. Golden 8 dakika sonra, Zeki Rıza, serbest vuruştan Türkiye’nin ilk milli golünü ağlara gönderdi.
İkinci yarıya Ayyıldızlılar hızlı başladı ve 53’üncü dakikada Zeki Rıza bir kez daha Romen ağlarını havalandırdı. Ancak galibiyet sevinci 73’üncü dakikaya kadar sürdü. Gol perdesini açan Gansl’ın attığı golle, ilk milli maçımız 2-2 berabere sona erdi.
Romanya karşılaşması özel bir maçtı. Ayyıldızlı takım ilk resmi maçını ise 1924 Paris Olimpiyatları’nda yapacaktı.
Mustafa Kemal, Türk sporcularının oyunlara çok iyi hazırlanmasını istiyordu. Bu nedenle takımın başına İskoç antrenör Billy Hunter getirildi. Türkiye’ye modern futbolu tanıtan kişi olarak kabul edilen Hunter, takımı modern yöntemlerle olimpiyatlara hazırladı.
Milli takımda bu kez Fenerbahçe’den altı, Galatasaray’dan üç, Altınordu’dan bir futbolcu bulunuyordu. On birinci oyuncu ve takım kaptanı ise, Milli takımın ilk gurbetçisi olarak tarihe geçecek olan Karlsruhe Phönix’li Bekir Refet’ti.
Kuralar çekildi ve rakip belli oldu. Avrupa’nın en güçlü takımlarından Çekoslovakya çıkmıştı.
Türkiye – Çekoslovakya maçı
İki takım 25 Mayıs’ta Paris’in Bergere stadında karşı karşıya geldi. Deneyimli Çekoslovaklar ilk yarıda üç gol atmayı başarmıştı.
İkinci devre ekibimiz daha atak oynamaya başladı ve bu oyun 65’inci dakikada meyvesini verdi. Bekir’in golü millilerimizi umutlandırmıştı.
Ancak üç dakika sonra gelen golle kırılan umutlar, beşinci golün ardından tamamen söndü. Yine de perdeyi kapatan Bombacı Bekir oldu.
Sahadan 5-2 mağlup ayrılan Ayyıldızlılar elenmekten kurtulamadı. Milli takım Paris’ten döndükten üç hafta sonra Baltık ülkelerini kapsayan bir turneye çıktı ve oldukça başarılı maçlar çıkardı.